Yeni Cevap 
 
Konuyu Değerlendir
  • 1 Oy - 5 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
AİLE EĞİTİM REHBERİ İŞİTME ÖZÜRLÜLER
ekarakoc Çevrimdışı
Üye
**

Mesajlar: 392
Katılım: Aug 2012
Mesaj: #1
AİLE EĞİTİM REHBERİ İŞİTME ÖZÜRLÜLER
[Resim: 31-08-2012-yaslilik-65e-cikti-60-artik-genc-yasli.jpg]

AİLE EĞİTİM REHBERİ İŞİTME ÖZÜRLÜLER

İçindekiler
1- Kulağın Yapısı ve İşitme Kaybı Nedenleri

D- İşitme Kaybının Dereceleri
E- İşitme Kayıplarının Sınışandırılması
F- İşitme Kaybına Neden Olan Risk Faktörleri

2-İşitme Kaybının Teşhis ve Tedavisi

A- İşitme Kaybının Teşhisi
B- İşitmeyi Değerlendirme Yöntemleri
C- İşitme Kayıplı Çocukların Değerlendirmesini Yapan
D- İşitme Kaybının Tedavisi
A- İşitme Cihazının Kullanılması Gerekli Durumlar
C- Yardımcı Dinleme Cihazları
D- İşitme Kayıplı Çocuklarda İşitme Cihazı Kullanmaya
E- İşitme Kayıplı Çocuklar İçin İşitme Cihazının Önemi
F- İşitme Kayıplı Bireylerde Koklear İmplant Uygulaması

4-Lisanın Kazanılmasından Önce ve Sonrasında

5-İşitme Kaybının Çocuğun Gelişimine Etkisi

A- Çocuğun İşitme Kaybı Derecesine Göre Konuşmayı Anlama Becerisi
B- Tek Taraşı İşitme Kaybı Olan Çocukların Konuşmayı Anlama Becerileri

6- İşitme Engellilerin Eğitimi ve İletişim Yöntemleri

A- İşitme Kaybı Derecesine Göre Çocuğun Özel
B- İşitme Kaybı Derecesine Göre Uygulanan
C- İşitme Kaybının Teşhisine Ailenin Verdiği Tepkiler
D- Anne Baba ve Çocuk İletişimi
E- İşitme Kayıplı Çocuğun Eğitim Değerlendirmesi
F- İşitme Kayıplı Çocuğun Bulunduğu Ortamın
G- İşitme Kayıplı Çocuğun Dinleme Becerisini Geliştirmek İçin Temel Kurallar
H- İşitme Kaybı Olan Çocuğun Konuşma Gelişimini Desteklemek İçin Öneriler
I- İşitme Engelli Çocukların Eğitiminde Okul Seçimi
J- Tek Taraşı İşitme Kaybı Olan Çocuğun Eğitimi
K- İşitme Kaybı Olan Çocukların Eğitiminde Kullanılan
L- İşitme Kayıplı Çocuğun Sosyal Çevresine Uyumu
M- İşitme Kayıplı Çocuğun Sosyal Çevresiyle Olan İletişimi

7- Özürlü Birey ve Spor Eğitimi

A- Çocukluk Dönemi ve Spor
B- Sportif Aktivitelerin Motor Gelişim İçin Önemi
C- İşitme Engellilerde Spora Başlama Yaşı
D- İşitme Engelliler Spor Federasyonu

8- İşitme Engellilerde Büyüme, Gelişme ve Sportif

Aktivitelerde Yaşanan Sorunlar
A- Büyüme ve Gelişmeye Sosyo-Ekonomik Düzeyin Etkisi
B- Büyüme ve Gelişmeye Psikolojik Durumun Etkisi

12-İşitme ve Konuşma Özürlülere Ait Sivil Toplum Örgütleri

---------------------------------

1- KULAĞIN YAPISI VE İŞİTME KAYBI NEDENLERİİ

İnsan tamamen duyularına bağımlı olarak yaşar. Duyuları ile elde ettiği hisleri deneyimlerini oluşturmakta kullanır. Bu hisler aracılığı ile elde ettiği bilgiler onun dünyasını yaratmakta, algılama ve anlama, hafıza, hayal kurma, düşünme ve neden arama işlevlerinin oluşturulmasını sağlamaktadır. İşitme kaybı bu duyulardan en önemlisi olan işitme bozukluğu durumunda ortaya çıkar. İşitme engeli, işitme duyarlılığının kişinin gelişim, uyum, özellikle iletişimdeki görevlerini yerine getirmesinde en büyük engeli oluşturur.

Şekil 1. Kulağın Yapısı

A- Kulağın Yapısı

İşitme organımız olan kulak üç bölümden oluşur( Şekil 1).
1.Dış Kulak: Kulak kepçesi ve dış kulak kanalından meydana gelir. Kulak kepçesi, ses dalgalarının toplanmasını ve ses şiddetinin artışını sağlamaktadır.
2.Orta Kulak: Dış kulak yolundan, kulak zarı ile ayrılır. Küçük bir boşluk halindedir ve geniz ile arasında bir irtibat sağlayan östaki tüpünü içerir. Orta kulakta bulunan sırasıyla, çekiç, örs ve üzengi adı verilen üç kemikçik, bir ses iletim zinciri oluşturmaktadır. Orta kulak, içerdiği bu yapıların da katkısıyla kulak zarına gelen sesin şiddetini artırmaktadır.
3.İç Kulak: Salyangoz şeklinde bir yapısı olan koklea, iç kulak sıvılarını ve tüy hücrelerini içerir. Ses titreşimleri, dış kulaktan orta kulağa ve daha sonra da iç kulak sıvılarına iletilmektedir. Gelen ses işitme siniri yoluyla beyindeki işitme merkezine taşınır.

B- Nasıl Duyarız ?

İşitme duyusu, ses olarak adlandırdığımız mekanik titreşimleri ortaya çıkarabilme yeteneğidir. İşitme, aşağıdaki sırayı izleyerek gerçekleşir:

Ses dalgaları dış kulağın işitme kanalından geçer kulak zarına çarparak titreştirir.

Orta kulaktaki kemikçikler tarafından yükseltilerek iç kulağa iletilir.

İç kulağa gelen ses dalgaları buradaki tüy hücreleri tarafından alınır.

Sinirler tarafından beyne taşınır.

C-İşitme Kaybı

Kulağın tarif edilen bu üç bölümünde, işitme sinirinde veya beyinde ortaya çıkan bir hastalık, sesin normalden daha az işitilmesini sağlar. Yapılan testlerle, işitme kaybının derecesi belirlenir.

D-İşitme Kaybının Dereceleri

(-10) ile (+15) dB (desibel) arasındaki işitme seviyesi çocuklardaki normal olarak kabul edilmektedir. Çocuklar yetişkinler için kabul edilmiş normal işitme seviyelerinden çok daha hassas işitme seviyesine sahiptir. Bu sınırda işitmesi olan bir çocuk çok hafif derecedeki konuş-maları dahi duyabilir. Ancak, bu durum gürültülü bir ortamda da konuşmayı ayırt etme becerisinin iyi olacağı anlamına gelmez. İşitme kaybının tipi ve dereceleri, uluslararası standartlara göre şu şekilde sınışandırılmıştır.

-10 - 15 dB Normal İşitme
16 - 25 dB Çok hafif derecede işitme kaybı
26 - 40 dB Hafif derecede işitme kaybı
41 - 55 dB Orta derecede işitme kaybı
56 - 70 dB Orta-ileri derecede işitme kaybı
71 - 90 dB İleri derecede işitme kaybı
91 dB ve üstü Çok ileri derecede işitme kaybı

E- İşitme Kayıplarının Sınıflandırılması

1- İletim Tipi İşitme Kaybı: Okul çağı çocuklarında en yaygın ola rak görülen işitme kaybı tipidir. Kulak kepçesi, dış kulak yolu, kulak za rı, orta kulak kemikçikleri ve kaslarında meydana gelen hastalıklar, ile tim tipi işitme kaybına neden olmaktadır. İletim tipi işitme kayıplarının nedenleri:

Dış Kulak Hastalıkları
Doğuştan olan problemler Dış kulak yolu darlıkları Dış kulak yolu iltihapları Dış kulak yolu kiri Travmalar (Hasarlar) Tümörler

Orta Kulak Hastalıkları
Doğumsal anomaliler Orta kulak enfeksiyonları Östaki tüpü hastalıkları Orta kulakta sıvı toplanması Orta kulakta kireçlenme Travmalar Tümörler

2- Sensörinöral İşitme Kaybı:İşitme kaybı koklea ve/veya daha sonrasındaki bölgeleri (işitme yolları, korteks vb.) içeriyorsa sensöri nöral işitme kaybı olarak tanımlanır. Doğum öncesi (genetik nedenli, annenin hamilelikte kızamıkçık geçirmesi vb.), doğum anı (doğum trav ması, oksijensiz kalma, sarılık vb.) ve doğum sonrası (işitme kaybına neden olabilecek ilaç kullanımı, yüksek ateşli hastalık, enfeksiyonlar vb.) nedenlerle oluşabilmektedir. Sensörinöral işitme kayıplarının ne denleri:

İç Kulak Hastalıkları
Doğumsal hastalıklar
Genetik hastalıklar
Enfeksiyonlar
Meniere hastalığı
Yaşlanmaya bağlı işitme kaybı
İşitme kaybına neden olabilecek ilaç kullanımı
Ani işitme kaybı
Travmalar
Gürültü
Tümörler
Diğer sistem hastalıkları


İşitme Siniri ve Beyin Hastalıkları
Enfeksiyonlar
Sinir sistemi hastalıkları
Tümörler

3- Mikst (Karışık) Tip İşitme Kaybı:İletim ve sensörinöral işitme kayıplarının bir arada görülmesidir.

4- Santral İşitme Kaybı: İşitmenin normal olmasına rağmen, çocuk genel olarak konuşmayı ayırt edemez, gürültüde konuşulanı anlayamaz, not almada zorlukları vardır ve en önemlisi dikkat problemleri vardır, dikkatlerini bir konu üzerinde yoğunlaştırmazlar. Problem beynin korteks adı verilen bölgesindedir.

5- Fonksiyonel/Organik Olmayan İşitme Kaybı: Kişinin herhangi bir nedenle işitme kaybı var gibi davranması ya da gerçekten işitme kaybının olduğuna inanması ile ortaya çıkan durumdur.

F- İşitme Kaybına Neden Olan Risk Faktörleri

1.Yeni doğan yoğun bakım ünitesinde 48 saat ya da daha fazla süre kalmasını gerektiren durumların olması,
2.Ailede işitme kaybı hikayesinin olması,
3.İşitme kaybına yol açan enfeksiyon hastalığının olması
4.Ailenin ya da bakıcının işitme, konuşma, lisan veya diğer gelişim alanlarındaki (zihinsel, motor, sosyal) gecikmeden şüphelenmesi,
5.Ailede işitme kaybına neden olan genetik bir hastalığın olması,
6.Kafa travması,
7.Sık tekrarlayan orta kulak enfeksiyonu olması,
8.Kandaki bilüribin adı verilen maddenin dengesinin bozulması ve vücutta birikmesi sonucu sarılık oluşması,
9.Bebeğin 1500 gramın altında doğumu,
10.Bebeğin işitme kaybına neden olabilecek ilaç kullanımı,
11.Hamilelikte annenin ilaç kullanımı,
12.Apgar puanlarının (kas tonusu, kalp hızı, uyarılara cevap, cilt rengi ve solunumun) düşük olması,

Risk faktörlerinden bir yada daha fazlasını gösteren bebekler işitme taraması amacıyla yapılan testten geçmelidir. Ancak, işitme kaybı saptanan bebek ya da çocukların işitme testleri 3 yaşına kadar her 6 ayda bir yapılması gereklidir.

2- İŞİTME KAYBININ TEŞHİS VE TEDAVİSİ

A- İşitme Kaybının Teşhisi

İşitme kaybının teşhisi ne kadar erken yaşta sağlanırsa, tedavinin ve bireyin tüm gelişiminin o kadar sağlıklı olacağı unutulmamalıdır. Yani, işitme kaybında erken teşhis çok önemlidir. Özellikle ilk iki yaş, çocuğun konuşmasını geliştirebilmesi için en önemli dönemdir.

Aile, çocuğun büyümesini ve gelişmesini dikkatli bir gözlemle takip ediyorsa, işitme kaybı erken dönemde teşhis edilebilir.

Çocukların işitme duyusunu değerlendirmek için artık büyümelerini beklemek gerekmemektedir. Yaşamın ilk günlerinde uygulanabilen basit, ucuz ve güvenilir testler ile yeni doğan bir bebeğin işitme engelini saptamak mümkündür.

Ülkemizde 2004 yılında başlatılan "Ulusal Yeni Doğan İşitme Taraması Kampanyası" ile tüm bebeklerin doğum hastanelerinden taburcu olmadan önce işitmelerinin güvenli ve doğru olarak test edilmesi sağlanmaktadır.

İşitme taramalarının amacı, işitme engeli ile doğan bebekleri doğumdan kısa süre sonra belirlemek, 3 aylık olmadan işitme testlerini tamamlamak, işitme engeli tanısı alanlara 6 aylık olmadan gerekli müdahalede bulunmaktır. Doğduktan sonra en geç 6 ay içinde işitme engeli tanısı konan ve işitme cihazı uygulanıp, işitme ve konuşma eğitimi alan bebeklerin konuşma becerisi, normal işiten yaşıtlarına benzer düzeyde gelişebilir.
Erken işitme kaybı tanısı konulup, erken eğitilen bebeklerin, lisan gelişimine paralel olarak zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimleri de olumlu etkilenir.

Her aile, bebeğin doğumunu takip eden ilk altı aylık sürenin, işitmenin reşeks olarak meydana geldiği bir dönem olduğunu bilmelidir.


İlk 6 aylık dönemde bebekler, 80-90 dB’lik yüksek şiddette bir sese maruz kaldıklarında, tüm vücut kaslarında kasılma ve irkilme görülür. Bebek, aniden ve yüksek şiddette gelen sesi duyduğunda gözlerini kapatır ve sesin geldiği tarafa yönlenir. Sesi duyunca yaptığı işi bırakır. Örneğin, annesinin memesini emiyorsa emmeyi bırakır.

Bebeğinizin ve çocuğunuzun, aşağıda sıralanan davranışları göstermemesi işitme kaybının erken teşhisi için çok önemlidir.

0-2 aylık bebekler
•Gürültülü ortamda uyanır,
•Annesini görmese de sesine gülerek ya da ağlayarak tepki verir,
•Normal tondaki müzik sesine tepki verir,

3-4 aylık bebekler
•Gürültülü ortamda uyanır,
•İlginç seslere başını çevirir,
•Yalnızken kendi kendine mırıldanır,
•Yüz yüze iletişim kurulduğunda gülerek ya da ses çıkararak tepki verir,

5-6 aylık bebekler
•Gürültü ve konuşma sesinden uyanır,
•Annesini görmese bile, annesinin sesinin geldiği yöne başını çevirerek tepki verir,
•Yanı başındaki kişilerin konuşmalarını farkeder,
•İlginç seslere başını çevirerek tepki verir,
•Kendisine seslenen kişiyi görmese de ses çıkararak tepki verir,

7-8 aylık bebekler
•Herhangi bir ses duyduğunda kolayca uyanır,
•Çıngırak, zil gibi ses çıkaran oyuncaklara ilgi duyar,
•Kendi kendine mırıldanırken ses tonunda değişiklikler yapar (işitme kaybı varsa melodik aksan yoktur),
•"ba-ba", "da-da" gibi hece seslerini çıkarır,

9-10 aylık bebekler
•Herhangi bir ses duyduğunda kolayca uyanır,
•Değişik sesleri taklit edebilir,

11-12 aylık bebekler
•Konuşma sesi, saat tıkırtısı ya da kağıt hışırtısı gibi seslerden kolayca uyanır,
•Konuşan kişiyi görmese bile, onu fark ettiğini belli eden davranışlarda bulunur,
•Bir-iki kelimeyi yerinde ve anlaşılır şekilde söyler,
•Yalnızken kendi kendine değişik sesler, hecelemeler, kelimeye benzer sesler çıkararak konuşur,
•Bilinçli olarak "anne ve baba" sözcüklerini söyleyebilir,
•Çok ileri derecede işitme kaybı olan bebekler sadece görme alanları içindeki nesne ve olaylarla ilgilenirler. İşitme engelli bebeklerde yaklaşık 9. aydan sonra ilk dönemlerde gözlenen konuşma sesleri kaybolur, taklitler ortadan kalkar, ses kaynağına yönelme davranışı görülmez.
•Normal işiten çocuklar, eğer gürültülü ortamda uyumaya alışkınlar-sa kapı çarpması gibi yaklaşık 90 dB şiddetindeki sese, sessiz ortamda uyumaya alışkınlarsa konuşma sesi gibi yaklaşık 50 dB şiddetindeki sese uyanarak tepki verirler. Bu özellik işitme kaybının tanımlanmasında mutlaka değerlendirilmelidir.

12-18 aylık çocuklar
•Herhangi bir işaret kullanmadan, yaklaşık 1 metre uzaklıktan verilen emirleri anlar ("bardağı al" gibi),
•Birkaç kelimeyi anlaşılır şekilde yerinde kullanır,
•Bildiği hayvan seslerini taklit edebilir,
•"Nerede" ile başlayan sorulara başını o yöne çevirerek ya da eliyle işaret ederek cevap verir,

2 yaşındaki çocuklar
• Yaklaşık 4 ya da 6 metre uzaklıktan çağrıldığında tepki verir,
•Bildiği kelimelerle basit cümleler kurar,
•Araba sesi ya da dışarıda havlayan köpek sesini fark ettiğini belli eder,
•İsteklerini konuşarak ifade eder,
•Oyun sırasında arkadaşları ile konuşarak iletişim kurar,
3-11 Yaş arasındaki çocuklarda aşağıda belirtilen sorunlardan bir ya da birkaç tanesi görülüyor ise, uzman kişilerle ve ilgili merkezlerle iletişime geçilmesi erken teşhisi kolaylaştıracaktır.

Hastalık dışında öksürme, burun akıntısı ya da burun tıkanıklığı, ağızdan nefes alma, burundan konuşma görülüyorsa,
•Özellikle kış aylarında tekrarlayan orta kulak iltihabı,
•Sık tekrarlayan kulak ağrısı ve kulağın tıkanması,
•Konuşan kişiye yakın olma ya da yüzünü görmeyi isteme,
•Sesin geldiği yöne doğru yönelmede güçlük,
•Televizyonu ya da radyoyu yakın mesafeden dinleme ve sesini normalden fazla açmayı isteme,
•Kendine yöneltilen konuşmalara geç tepki verme veya birkaç kez tekrar ettirme,
•"Bardağı getir" gibi komutlara uygunsuz tepki verme ya da ne istenildiğini anlamamış gibi görünme,
•Konuşmada ritim, ton ve vurgu gibi özelliklerin olmaması (monoton konuşma),
•Konuşurken bazı seslerin atlanması,
•Konuşmanın düzgün ve akıcı olmaması,
•Çok fazla suskunluk gözlenmesi,
•Çok gürültülü ortamlarda konuşmaları anlamama,
•Okunan hikayeleri takip edememe,
•Dikkati verememe veya dikkat süresinin çok kısa olması,
•Grup içinde bulunmaktan rahatsızlık duyma veya yetişkin yardımına ihtiyaç duyma,
•Okul başarısında düşme, okumada güçlük, okuma sırasında kelime atlama ve bazı sesleri birbirleri ile birleştirerek çıkaramama.

Eğer çocuğunuz kendi yaş grubuna uygun yukarda belirtilen davranışları göstermiyorsa en yakın sağlık kuruluşuna ve varsa bir kulak burun boğaz uzmanına başvurulması gerekmektedir. Kulak burun boğaz uzmanı tarafından muayene edildikten sonra hastanın uygun yaş dönemine göre odyolojik testleri yapılmalıdır.

Genel anlamda odyometrik inceleme, çeşitli tipte ses üreten cihazlardan gelen uyarılara, hastaların cevapları kaydedilerek yapılmaktadır. Şekil 2’de Oyun odyometrisi yöntemi ile işitmenin değerlendirilmesi gösterilmektedir.

Odyometrik inceleme yöntemleri;
•Saf ses odyometresi,
•Konuşma odyometresi,
•Çocuk odyometresi,
•Objektif odyometrik testlerdir.

Şekil 2. Oyun odyometresi.

Bu testlerle, işitme kaybının derecesi ve tipi belirlenir.

Radyolojik görüntüleme yöntemleri de bu tür hastalıkların teşhis ve tedavisinde yardımcıdır. Bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans (MR) görüntüleme yöntemleri en gelişmiş teşhis teknikleridir.

B- İşitmeyi Değerlendirme Yöntemleri
İşitmenin test edilmesinde birçok yöntem vardır. Testin çeşidi kişinin yaş ve ihtiyaçlarına bağlıdır. İşitme testleri uzman bir odyolog tarafından Odyoloji ya da Kulak Burun Boğaz kliniklerinde yapılmaktadır.

a- Subjektif (Davranış) Test Yöntemleri
0-5 yaşlar arasındaki çocukların işitme değerlendirmesinde, sese karşı bebeğin ya da çocuğun cevabı davranış olarak alınır.

Çocuklarda odyolojik değerlendirmenin ilk ve en önemli aşaması hikaye alınmasıdır.

Subjektif test yöntemlerine geçmeden önce mutlaka aileden ya da çocuğa bakan kişiden detaylı bilgi alınmalıdır. Hikaye alınmasında hastanın davranışları, ailenin tutum ve ilgisi belirlenir. Değerlendirmeye aile aktif olarak katılır. Hikaye alınırken aşağıdaki konularda vereceğiniz bilgiler, uzmanların çocuğunuza işitme kaybı teşhisi koymasına yardımcı olacaktır.
1.Ailede benzer problemin olup olmadığı,
2.Doğum öncesi; annenin aşırı kusma, kanama, yüksek tansiyon, yüksek ateş, havale geçirme, gebelik zehirlenmesi, kan uyuşmazlığı, virüs enfeksiyonu, kızamıkçık, şeker hastalığı, kalp hastalığı, astım, böbrek rahatsızlığı, röntgen ışınları, travma ve ameliyat olması,
3.Doğum anında; doğumun uzaması, normal doğum, ameliyatla doğum, doğum sırasında kaşık kullanımı, bebeğin oksijensiz kalması, bebeğin düşük veya yüksek doğum ağırlığında olması, bebeğin geç ağlaması, morluk ve diğer doğum anında oluşan anormallikler,
4.Doğumdan hemen sonra; 1 dakika içinde yapılan apgar puanlarının düşük olması, yara, morluk, sarılık, kanama, solunum güçlüğü, enfeksiyon, bebekte beslenme güçlüğü, bebeğin sürekli ağlaması ve bebeğin hastanede kalma süresi,
5.Gelişim Hikayesi; Motor gelişim (baş kontrolü, oturma, yürüme, yemek yeme, tuvalet eğitimi vb.) ve reşeksler,
6.Tıbbi Hikaye; Çocuğun metabolik bir hastalığı olup olmadığı, kabakulak, kızamık, menenjit gibi enfeksiyon hastalıklarını geçirip geçirmediği, alerji, astım gibi süreğen hastalıkları ve kulakta problem olup olmadığı,
7.Ailenin diğer bireylerinde alkolizm, sara hastalığı ve zihinsel gerilik olup olmadığı,
8.Sosyal, Davranış ve Eğitim Gelişimi: Uyku durumu, yaşıtları ile iliş-kisi, çok sessiz ya da çok hareketli olup olmadığı, disipline edilmesinin zor olup olmadığı,
9.İşitme, Konuşma ve Lisan Hikayesi: Yüksek sese tepkisi, kapı ya da telefon sesini duyması, ilk söylediği kelime, işaret kullanımı ve konuşmaları taklit etme becerisi.
0-4 aylar arasında işitmenin değerlendirilmesi
Hayatın ilk 4 ayında işitme davranışı reşeks cevaplara dayanır. Değişik gürültülere, bebekler daha kolay ve belirgin cevap verirler. 0-4 aylar arasında olumlu cevap alabilmek için daha fazla ses şiddetine ihtiyaç duyulur. Bu nedenle bebek normal konuşma sesine minimum cevap verirse normal işitme olarak düşünülebilir.
4 - 24 aylar arasında işitmenin değerlendirilmesi
Bebek/çocuk annesinin kucağında sessiz test odasına alınır. Bebeğin/çocuğun her duyduğu seste, sesin geldiği tarafa bakması beklenir. Bebek bakma davranışını gösterirse pekiştirmek için ödül verilir. Elde edilen işitme eşikleri odyogram üzerinde işaretlenir. Şekil 3’de davranış odyometresi yöntemi ile işitmenin değerlendirilmesi gösterilmiştir.

Şekil 3. Davranış odyometresi.

2 - 5 yaşlar arasında işitmenin değerlendirilmesi
Bu yaşlarda işitmenin değerlendirmesi "oyun odyometresi" ile yapılmaktadır. Ses kulaklıklarla ve kulaklıksız olarak gönderilir. Çocuğun sesi her duyduğunda resim gösterme, el kaldırma, küpü sepete atma gibi davranışlarda bulunması beklenir. Elde edilen işitme eşikleri od-yogram üzerinde işaretlenir. Bu yöntemle sadece işitme kaybının varlığı değil, derecesi ve tipide belirlenir.

b. Objektif Test Yöntemleri
Objektif test yöntemleri, subjektif yöntemler ile test edilemeyen veya test sırasında güçlükler çıkaran (ağlama vb.) çocuklarda uygulanan, objektif bulgulara dayanan, teste uyumlu olmayı gerektirmeyen ölçümlerdir. Bu yöntemlerin birlikte kullanımı, en doğru sonuca ulaşılmasını sağlar.

1- ABR (Auditory Brainstem Response - İşitsel Beyin Sapı Cevabı) ile Değerlendirme
Bu testle, kişinin işitme sinirinin sese nasıl cevap verdiği değerlendirilir. Davranışsal testlere uyum sağlayamayan bebeklerde özellikle
ABR testi tercih edilir (Şekil 4). Uyumlu bebeklerde ise elde edilen eşiklerin güvenirliği açısından kullanılır. Testin uygulama aşamaları:
1.Test sırasında bebeğin uyuması tercih edilmektedir. 6 aydan küçük bebeklerde uyutma için ilaç kullanılmaz. 6 aydan büyük bebeklerin uyutulması için doktoruna danışılmalıdır.
2.Önce elektrotların yerleştirileceği deri temizlenir. Elektrot yerleştirilen bölgeler iki kulak arkası ve alındır.
3.Kulaklık yardımıyla kulaklara ses verilir.
4.Bilgisayar yardımıyla verilen sese sinirin cevabı kaydedilir. Elde edilen kayıtlar uzman odyolog tarafından değerlendirilir.

Şekil 4. ABR yöntemi ile değerlendirme.

2- İmpedansmetrik Değerlendirme
Orta kulak fonksiyonunun değerlendirildiği test yöntemidir (Şekil 5). Testin uygulaması aşağıdaki şekilde yapılır:
1.Çocuğun kulağına plastik kulak tıkacı yerleştirilir.
2.İmpedansmetre ile kulağa pompalanan basıncın değişim grafiği alınır.
3.Bu grafiğe bakılarak orta kulak ve kulak zarının durumunu değerlendirilir.

Şekil 5. İmpedansmetrik ölçüm.

3- Oto Akustik Emisyon
İç kulak fonksiyonunu değerlendirir. Doğumdan bir kaç gün sonra bu test yapılarak bebeğin işitmesi hakkında bilgi sahibi olunur. Yeni-doğan bebeklerin işitme taramasında kullanılan en yaygın yöntemdir (Şekil 6). Testin uygulaması aşağıdaki şekilde yapılır:
1.Çocuğun kulağına plastik kulak tıkacı yerleştirilir.
2.Bilgisayara bağlı olarak çalışan oto akustik emisyon cihazı sese karşı iç kulağın cevabını kaydeder.
3.Sonuçlar uzman odyolog tarafından değerlendirilir.
İşitme değerlendirmeleri sonuçları Odyogram adı verilen forma geçirilir.

Şekil 6. Oto akustik emisyon ölçümü

Odyogram (İşitme Eşik Grafiği); kişinin en az duyabildiği seslerin işaretlendiği grafiktir. Grafiğin solunda alçak frekanslı (örnek; davul sesi) sesler, sağında ise yüksek frekanslı (örnek; kuş sesi) sesler yer alır. Frekans, Hertz (Hz) ölçme birimiyle değerlendirilir. Grafiğin üst kısmı daha iyi duymayı ifade ederken, aşağıya doğru indikçe işitmedeki kayıp artar. En alt kısımda ise, işitme kaybı çok fazladır. Sesin şiddeti de-sibel (dB) ölçü birimi kullanılarak belirlenir.

Eğer test kulaklık kullanılarak yapılmış ise "X" işareti sol kulağı, "O" işareti sağ kulağı ifade eder. Kulaklık takılmamış ise işitme eşikleri "S" ile gösterilir. Yapılan testlerin sonuçları "odyogram" olarak adlandırılan form üzerine kaydedilir (Şekil 7).

Şekil 7. Normal işitme odyogramı.

Çocuğunuzda işitme kaybı var ise, işitme seviyesinin düzenli olarak kontrol edilmesi gereklidir. Kontrollerde yapılan işitme testleri ile çocuğunuzun işitmesinde olabilecek değişiklikler tespit edilir. İşitme takiplerinin sıklığı yaşa bağlı olarak değişir. Küçük yaş grubu çocuklarda daha sık takip gereklidir. Kontrol işitme testleri yapılırken kişinin kullandığı işitme cihazı da test edilmelidir. Takipler sırasında, işitme testleri işitme cihazlı ve işitme cihazsız olarak yapılmalıdır. İşitme cihazı ile yapılan testler çocuğun işitme cihazından ne kadar yararlandığını gösterir.

C- İşitme Kayıplı Çocukların Değerlendirmesini Yapan Uzmanlar

İşitme kaybı ile birlikte merkezi sinir sistemi bozuklukları, zeka geriliği, duygusal bozukluklar görülebileceğinden yapılacak değerlendirme, ekip çalışmasını gerektirmektedir. Bu ekipte, kulak burun boğaz uzmanı, pediatrist, nörolog, psikiatrist, psikolog, odyolog, eğitim od-yoloğu, özel eğitimci ve sosyal hizmet uzmanı mutlaka bulunmalıdır. Çocuğun tedavisi ve rehabilitasyonu için ihtiyaç duyulan diğer uzmanlar da bu ekibe daha sonra dahil edilir. Yukarda belirtilen ekibe, bulunulan ilin devlet hastanelerinde ya da üniversite hastanelerinde ulaşabilirsiniz.

D- İşitme Kaybının Tedavisi

Erken teşhis, daha etkili tedavi anlamına gelmektedir.

1- İletim Tipi İşitme Kayıplarının Tedavisi

Bu tip işitme kayıplarının tedavisinde tıbbi uygulamalar ve cerrahi girişim yöntemleri kullanılmaktadır. Kulak kepçesinde anomali varsa, estetik ameliyatlar hemen okul çağı öncesinde yapılırken, işitmeyi düzeltmeyi hedeşeyen ameliyatlar, diğer kulağın genelde normal olması nedeniyle daha büyük yaşlara ertelenebilir.
Orta kulak enfeksiyonlarının hızlı ve etkili tedavisi yapılmalıdır. Eğer bir orta kulak iltihabı uygun bir şekilde tedavi edilmezse, yıllarca akan bir kulakla birlikte işitme kaybı ve beyne yayılan iltihaplar ortaya çıkabilecektir. Orta kulakta iltihap olmadan sıvı birikmesine efüzyonlu otit (seröz otit) denir. Bu sinsi seyreden hastalığın ilk belirtisi işitme kaybı olup, genellikle geniz eti büyük olan çocuklarda görülür. Eğer bu hastalığa, ilaç tedavisi veya kulak zarına tüp takılması gibi tedaviler uygulanmaz ise kalıcı işitme kaybı ortaya çıkabilir. Bu tip işitme kayıplarında, işitme cihazının kullanılması tedavideki son aşamadır.

2- Sensörinöral Tip İşitme Kayıplarında Tedavi

Bu tip işitme kayıplarının tedavisi, işitme cihazı, orta kulak protezleri, koklear implant ve beyin sapı implantı uygulamaları ile yapılır.

3- İŞİTME CİHAZLARI

İşitme cihazı çevredeki sesleri önce elektriksel uyarıya, daha sonra yükselterek tekrar işitsel uyarıya dönüştürür. Üç temel parçası vardır; mikrofon, yükseltici ve alıcı. Dışarıdan gelen ses, mikrofon tarafından yükselticiye gönderilir. Burada yükseltilen ses alıcı tarafından kulak kalıbına gönderilir. Kulak kalıbı yoluyla, yükseltilmiş olan ses kulak zarına ulaşır.

A- İşitme Cihazının Kullanılması Gerekli Durumlar

Dil gelişimi için gerekli işitsel özelliklerin çocuk tarafından algılanabilmesi için 25 dB ve üzerindeki işitme kayıplarında işitme cihazı önerilmelidir. Yetişkinlerde bu durum biraz da kullanıcının isteğine bağlıdır ancak, hafif derecede kayıplardan başlayarak ileri derecedeki kayıplara kadar önerilebilir. İşitme cihazıyla yarar sağlanamadığı durumlarda koklear implant veya uyarıcı işitme cihazları gündeme gelmektedir.

B- İşitme Cihazı Tipleri

Şekil 8. İşitme cihazı tipleri.

İşitme cihazları hem biçim hem de çalışma sistemi bakımından farklıdır. İşitme cihazı tipleri Şekil 8’de görülmektedir. İşitme cihazı tipleri:
•Kulak arkası
•Kulak içi
•Kanal içi
•Gözlük tipi
•Cep tipi (Vücut Tipi)

C- Yardımcı Dinleme Cihazları

Bazı durumlarda işitme cihazı problemin tümüne çözüm getiremez ve hasta alternatif bir başka yardımcı alete ihtiyaç duyar. Böyle durumlarda rehabilitasyon programının bir parçası olan yardımcı dinleme aletleri alternatif bir çözümdür. Genel olarak bu cihazlar 3 bölümde ele alınabilir :
1.Yüz yüze iletişime, radyo ve TV gibi dinlemeye yardımcı cihazlar,
2.Telefonda konuşmaya yardımcı cihazlar,
3.Çevresel ses ve durumun farkında olma ve ayırt etmeye yardımcı sistemler.

Şekil 9. Loop sistemi.

Yüz yüze iletişimde en yaygın olarak kullanılan FM (grup veya kişiye ait olabilir) sistemleridir. Loop sistemi ise, bir diğer yardımcı cihazdır (Şekil 9). Bu cihazın farklı tipleri vardır. TV izleme veya bir toplantıyı rahat izlemeyi sağlayabilir. Bunların dışında telefon yükselticisi ve çevrede olanların farkında olmayı sağlayan alarm sistemleri de vardır. Bunlar telefon ve kapı çaldığında veya bebek ağladığında kişiyi uyaran ışıklı cihazlardır.
D- İşitme Kayıplı Çocuklarda İşitme Cihazı Kullanmaya Başlama Yaşı

Günümüzde, mevcut olan objektif değerlendirme yöntemleriyle işitme kaybının teşhisi daha erken yapılabilmektedir. Kaybın teşhis edildiği en erken dönemde fizyolojik ve psikolojik yoksunluğu önlemek için işitme cihazı önerilmelidir.

İşitme cihazı verilmesi için bir yaş sınırı yoktur. İşitme kaybının teşhis edildiği en erken dönemde verilmelidir.

E- İşitme Kayıplı Çocuklar İçin İşitme Cihazının Önemi

Erken dönemde gelişen işitme kaybı çocukların, hem iletişim becerilerini hem de okul başarılarını etkiler. Çok hafif derecedeki işitme kayıpları bile (örneğin iletim tipi kayıplar) çocuğun gelişimini pek çok alanda olumsuz yönde etkiler. 25 dB veya altında işitme eşiklerine sahip gelişme çağında olan çocuklar, normal düzeydeki bir konuşmanın tüm işitsel özelliklerini algılamada zorluk çeker.
Çocuklar için normal kabul edilen +15 dB’i aşan işitme seviyesinin üstündeki değerlerde çocuğun konuşmayı anlama ve öğrenme yeteneği, işitme kaybının derecesine göre değişik ölçülerde ve olumsuz yönde etkilenecektir. Bu durumda işitme kaybı 15 dB’i aşan çocuklar için işitme cihazının kullanılması gereklidir. Uzun süreli orta kulak problemi olan çocuklarda hafif derecede olan işitme kayıplarının bile çocukların gelişimlerini olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir. Böyle bir durumda, işitme cihazı kullanımının gerekliliği tartışılmaz.

Çocuklar, konuşmayı öğrenmeye hayatın ilk aylarında başlarlar. Konuşmanın temel taşlarını teşkil eden babıldama ve mırıldanma adını verdiğimiz bu evreleri geçirebilmeleri için normal işitmeye sahip olmalıdırlar. Bu nedenle mümkün olan en kısa zamanda çocuğun işitme cihazı kullanması gereklidir.

F- İşitme Kayıplı Bireylerde Koklear İmplant Uygulaması

Çift taraşı ileri veya çok ileri derecede sensörinöral işitme kaybı olan ve işitme cihazından yeterince fayda göremeyen kişilere işitme kapasitesinin desteklenmesi için Koklear İmplant adı verilen protez takılır. İşitmesini sonradan kaybeden kişilerde koklear implant ile konuş-mayı algılama becerisi yeniden kazandırılırken, küçük çocuklarda konuşma ve dil becerileri ile bilgilerin oluşturulması amaçlanır.
a- Koklear İmplantın Parçaları; koklear implant, iç ve dış olmak üzere iki kısımdan oluşur. Şekil 10’da koklear implantın parçaları gösterilmiştir. Şekil 11’de koklear implant kullanımı gösterilmiştir.

Şekil 10. Koklear implantın parçaları.

Dış parçalar;
1.Konuşma işlemleyici
2.Dış anten
3.Mikrofon
b- Koklear İmplantın Uygulanması; koklear implant uygulanabilmesi için gerekli koşullar çocuk ve yetişkin gruplarında farklılık gösterir;

Çocuk Grubu;
1.Çocuğun çift taraşı ileri veya çok ileri derecede sensörinöral işitme kayıplı olması ,
2.1-17 yaşları arasındaki çocuklar, eğer işitme kaybı menenjit hastalığı sonrası oluşmuş ve MR veya tomografide iç kulakta kireçlenme mevcutsa 1 yaş altında da koklear implant yapılabilir,
3.İşitme cihazından çok az veya hiç yararlanamıyorsa, bunun için hasta en az 6 ay izlenmelidir, menenjit hastalığı geçirenlerde bu süre daha kısa tutulabilir,
4.MR veya tomografide ve tıbbi olarak engelleyici bir durum yoksa,
5.Ailenin istekli olması ve uygun beklentide olması,
6.Ailenin ameliyat öncesi ve sonrası dönemdeki eğitim programlarını takip edebilecek yapıda olması,
7.İşitme kayıplı bireyin işitme cihazı ile ses deneyiminin olması,
Yetişkin Grup;
1.Her iki kulakta ileri veya çok ileri derecede sensörinöral işitme kaybı,
2.İşitme cihazından çok az veya hiç yararlanamama, en uygun işitme cihazıyla dinleme durumunda konuşmayı ayırt etme yüzdesinin %30 veya altında olması,
3.Kulakların MR ve tomografilerinde koklear implant yerleşimini engelleyecek bir engel durumunun olmaması,
4.Koklear implantın uygulanmadığı durumlar;

◦ İç kulak ile ilgili olmayan veya beyindeki işitme bölgesi ile bağlantılı işitme kaybının olması,
◦İşitme sinirinin (8. sinirin) doğuştan yokluğu,
◦İşitme cihazından yarar gören vakalar,
◦Psikolojik olarak bir problemin olması,

5.Koklear implant yapılacak bireyin istekli olduğunu kendisinin belirtmesi,
c-Koklear İmplant’ın Çalışması;

Ses mikrofona gelir.

Kablo yoluyla ses mikrofondan konuşma işlemleyicisine aktarılır.

Sinyaller konuşma işlemleyicisinde filtrelenir ve analiz edilir.

İşlemlenen sinyaller kabloyla taşınır.
1.Cerrahi işlemle yerleştirilmiş olan alıcı/uyarıcı dış anten yardımıyla FM radyo sinyalleri gönderilir,
2.Alıcı/uyarıcı elektriksel sinyali elektrotun uygun bölgelerine gönderir,
3.Elektrot koklear siniri uyarır,
4.Elektriksel bilgi koklear sinirden santral sinir sistemine iletilir,
Her koklear implant kullanıcısı için implant sistemi kişiye özel olarak programlanır. Programlama odyolog tarafından yapılır.

d- Koklear İmplantlı Hastanın Sesi Algılaması
Gelen sesler işitme siniri aracılığıyla beyindeki işitme merkezine iletilir. Burada eğer daha önceden kazanılmış lisan bilgileri var ise, bu uyarımlar anlam kazanır. Dil becerisi henüz gelişmemiş küçük çocuklar rehabilitasyon süreci içerisinde duydukları sesleri fark etme, birbirinden ayırt etme ve yorumlamayı öğrenirler.
Yetişkin hastalardan alınan bilgilere göre, koklear implant ameliyatı sonrasında ilk günler çoğu sesler "robot" sesine benzer olarak tanımlanmıştır. Fakat bu durum kısa bir süre içerisinde geçmektedir.
e- Koklear İmplant Uygulamasından Sonraki Eğitim Süreci
Çocuklar İçin;
Yetişkinler için bahsettiğimiz tekniklerin çoğu çocuklar için de geçerlidir. Koklear implant rehabilitasyon uzmanı kurallara uygun olmayan konuşmayı algılama çalışmalarını evde ne şekilde uygulanması gerektiği konusunda model olur. Ebeveyn ve çocuk implant uygulaması öncesi iletişimde kullandıkları jest (el, kol ve baş hareketleri) ve mimikleri (yüz hareketleri) kullanmaya devam ederler. Ancak, anne ve babalar iletişimde işitsel-sözel yöntemi daha yoğun kullanmalıdırlar. Bu şekilde uygulanan kurallara uygun olmayan çalışmalar çocuğun işitsel sinyali kullanmasını geliştirmesi ve iletişim için daha yoğun olarak işitsel sinyalleri kullanmasını sağlar.

Eğitim süreci, lisanı kazanan yetişkin bireylerde 6 ayda tamamlanırken çocuklar için bir şey söylemek çok zordur. Programın başarısını ve süresini etkileyen etkenler fazladır. Yetişkinlerde olduğu gibi bir süre bildirmek güçtür.

Yetişkinler İçin;

Yetişkinler için oluşturulmuş rehabilitasyon programı konuşmayı anlama eğitimi, yardımcı cihazlar hakkında bilgi alma, iletişim, dinleme eğitimi ve yeni stratejiler geliştirme, rehabilitasyona aile bireylerinin de katılımını içerir.

Hasta merkeze haftada bir veya iki kez aile bireyleriyle birlikte gelerek konuşmayı anlama programına katılır. Bu programların süresi hastaya ve yakınlarının programdaki başarılarına bağlıdır.
Uygulanan konuşmayı anlama programlarının, evde de aile bireyleriyle birlikte tekrarlanması gereklidir. Verilen her eğitim video kamera ile kayıt edilerek, gerekirse bir kopyası verilerek evde de uygulamaları istenir.

Aile bireylerinden bir defter tutmaları ve verilen çevresel sesleri fark etme ve ayırt etme listesini günlük olarak takip etmeleri, hastanın ses­lere verdiği cevapları not etmeleri istenir. Bu bilgiler koklear implant ameliyatı olan bireylerdeki gelişmeleri ve eğitim aşamalarının takibini kolaylaştırır.

Aile bireylerinin bilgilendirilmesi gereken bir diğer konu ise, kişinin konuşmayı tanımasını geliştirecek uygulamalardır ki, bunlar da işitme kayıplı yetişkinin ailesine aşamalı olarak örneklerle anlatılır.

f- Koklear İmplant Uygulamasından Sonra Başarı Oranı
Başarı oranını etkileyen daha önceki işitsel tecrübedir. İşitsel kapa­site ve işitme cihazından fayda görmeleri farklı olduğu için koklear implant sonuçları da farklılık gösterir. Ayrıca, gelişim durumları, konuş-ma becerileri ve kültürel özellikleri de farklıdır. Bu değişkenler işitsel kapasitenin zenginleştirilmesi, implantasyondan beklenen sonuçlar ve gerekli olan eğitim ortamını etkiler.
Başarı oranını etkileyen daha önceki işitsel tecrübedir. İşitsel kapa­site ve işitme cihazından fayda görmeleri farklı olduğu için koklear implant sonuçları da farklılık gösterir. Ayrıca,

g- Koklear İmplantın Maliyeti
Koklear implant aleti ve ameliyatı pahalı bir işlemdir. SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve Yeşil Kart ile ameliyat, ameliyat sonrası takipler ve rehabilitasyon ücretleri karşılanmaktadır. Ayrıca, implantın iç ve dış parçalarının garanti süreleri farklıdır. Bazen çocuklarda yılda bir kaç kez kablonun değişmesi gerekebilir.

4- LİSANIN KAZANILMASINDAN ÖNCE VE SONRASINDA OLUŞAN İŞİTME KAYIPLARI

Lisanın (anadilinin) belirgin özelliklerini öğrenmeden önce meydana gelen işitme kayıpları lisan öncesi olarak değerlendirilmektedir. İşitme kaybı doğuştan mevcut olabileceği gibi ilk 2-3 yaş içerisinde de mey­dana gelebilir. Bu hasta grubunda en iyi sonuçlar 4-5 yaşa kadar ya­pılacak koklear implant ameliyatı ile elde edilebilir.
Lisanın özelliklerini öğrenirken meydana gelen kayıplar lisan döne­mi olarak değerlendirilir. Bu yaş grubu 2-6 yaş arası olarak kabul edi­lebilir. Genellikle koklear implant ameliyatı ile daha iyi sonuçlar alınır.

6 yaşından sonra çocuk ve yetişkinlerde meydana gelen işitme ka­yıpları lisan sonrası olarak değerlendirilir. Burada konuşulan lisanın özellikleri öğrenildikten sonra kayıp oluştuğu için koklear implant ile en iyi sonuçlar bu gruptan alınmaktadır.

5- İŞİTME KAYBININ ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE ETKİSİ
İşitmenin; konuşma ve lisan gelişimini, iletişim ve öğrenmeyi olum­suz etkilediği araştırmacılar tarafından belirtilmiştir. Ancak, işitme kay­bının diğer gelişim alanları (zihinsel, motor ve sosyal) üzerine olan et­kileri çoğu zaman göz ardı edilmekte ya da yeterince anlaşılamamak­tadır. İşitme kayıplı çocuk hem duyusal bozukluk hem de bu bozuklu­ğun iletişim ve öğrenme üzerine olan olumsuz etkileri ile yaşar. Bu et­kileri azaltmak için tıbbi, iletişim, eğitim, psikolojik ve sosyal alanlarda uzman kişilere en erken dönemde başvurulmalıdır.

A- Çocuğun İşitme Kaybı Derecesine Göre Konuşmayı Anlama Becerisi
İşitme kayıplı çocuklarda, işitme kaybı derecesi 16-25 dB ve üstün­de olduğu zaman konuşmayı anlamada sıkıntı yaşanmaya başlanır. İşitme kaybı derecelerine göre konuşmayı anlamada yaşanılan sıkıntı­lar aşağıda belirtilmiştir.

•15 dB’lik işitme kaybı olan bir öğrenci, gürültülü bir sınıfta öğret­men ile arasındaki mesafe 1.5 m’den fazla ise konuşma seslerinin %10’nunu anlamaz.

•30 dB’lik işitme kaybı olan konuşma seslerinin %25-40’nı anlamaz. Okulda yaşanan anlama problemi, öğretmen ile çocuğun arasında­ki mesafeye, sınıftaki gürültü miktarına ve işitme kaybının hangi fre­kanslarda ve derecede olduğuna bağlı olarak değişir.

•40 dB’lik işitme kaybı olan işitme cihazı kullanmadan sınıf içi ko­nuşmaların % 50-75’ini anlamaz.

•İşitme cihazsız 50 dB işitme kaybı olan çocuklar, konuşmaların %80-100’ünü anlamaz. Çocuk kendi sesini duyarak kontrol etme becerisinden de yoksun olduğu için sesinin kalitesi ve konuşması da bozulmuştur.

•Orta ileri derecede (56-70 dB) kaybı olan çocuklar ancak kısıtlı bir kelime hazinesi kullanıldığında ve 2-2.5 metre uzaklıktan yüz yüze konuşulduğunda konuşmaların bir bölümünü anlayabilir.

•İleri (71-90 dB) ve çok ileri derecede (91 dB veya daha fazla) işitme kaybı olanlar, işitme cihazı olmadan konuşma seslerini duyamazlar. En yüksek güce sahip olan bir işitme cihaz kullandıklarında konuş-ma ve çevresel sesleri sadece fark edebilirler.

•İşitme kaybı doğuştan ya da lisanı kazanmadan önceki dönemde (0-4 yaş arasında) meydana gelmişse çocuk konuşmayı anlamaz ve kendiliğinden konuşamaz.

B- Tek Taraşı İşitme Kaybı Olan Çocukların Konuşmayı Anlama Becerileri
Tek taraşı işitme kaybı, bir kulağın normal sınırlarda işitmeye sahip olması ve diğerinde ise en az hafif derecede (26-40 dB) işitme kaybı­nın bulunması anlamına gelir. Bu çocuklar seslerin ne taraftan geldiği­ni anlamakta güçlük çekerler. Özellikle, ortamda gürültü varsa konuş-mayı anlama bozulur. Grup içi konuşmaların büyük bir bölümünü an­lamazlar. Bu çocuklar konuşmayı anlamak için çok fazla güç sarf et­mek zorunda olduklarından, çoğunlukla sınıfta dikkat dağınıklığı ve kaygılı bir tutum içinde olurlar. Bu nedenle davranış problemleri görü­lebilir.

Çocuklardaki işitme kayıplarının derecelerine göre sınışandırılması, işitme kayıplarının nedenleri ve karşılaşılabilecek güçlükler Tablo 1’de gösterilmiştir;

İşitme kaybının çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri dört ana başlık altında toplanır;
•Alıcı ve ifade edici iletişim becerilerinin gelişmelerinde gecikmelere yol açar (iletişim, konuşma ve lisan)

•Lisan bozukluğu, öğrenme güçlüğüne yol açar. Okul eğitiminde ba­şarısızlık ile sonuçlanır.

•İletişimde çekilen güçlükler sosyal izolasyon ve kendine olan gü­vende eksikliğe yola açar.

•Meslek seçimini olumsuz yönde etkiler.

Bu dört problem çocukların yaşantısını doğrudan etkiler. İşitme ka­yıplı çocuklar pek çok yönde bireysel farklılık gösterirler. Bununla bir­likte, iletişim, motor, zihin, sosyal ve duygusal gelişim yönünden özel­likleri genel olarak aşağıdaki şekilde özetlenebilir;

1- İletişim ve Dil Gelişimi
Tüm çocuklarda olduğu gibi, işitme engelli çocuklar da çevrelerin­deki kişi ve nesnelerle ilgilidirler. Doğumdan itibaren çevreyle ilgilen­meye, nesneleri tanımaya başlarlar.

Normal işiten çocuklarla aralarındaki fark, sesleri algılayarak veya ifade ederek kurdukları iletişimdedir. Normal işiten bir çocuk, bir oyun­cak veya bir olay ile ilgilenirken, anne veya babasının ifadelerini anla­yarak uygun tepkiler verebilir ancak işitme engeli olan çocukların an-ne-babası ise, onunla iletişim kurabilmek için önce çocukla göz kon­tağı kurmak zorundadır.

İşitme engelli çocuklar diğer normal işiten yaşıtları gibi kendiliğin­den sözel iletişim kurma davranışına girmekte zorluk çekerler. Buna bağlı olarak dil gelişimleri de normal işitenlere oranla farklılık gösterir;
Tablo 1. Çocuklarda işitme kaybı derecesine göre görülen problemler

İşitme kaybının derecesi

İşitme Kaybı Nedeni

Konuşma ve Lisanda Yaşanan Sorunlar

Eğitim Ortamında Yaşanan Sorunlar

Uygulanan Terapi Yöntemleri

Çok Hafif
Derece İşitme
Kaybı
(16- 25 dB)

Seröz otit, yırtılmış kulak zarı,
sensöri-nöral işitme kaybı.

Mesafeli veya zayıf konuşmayı anlamada problem vardır.

İşitsel öğrenme güçlüğü konuşmada bozukluklara neden olur.

Sınıf içinde tercihli oturma düzeni sağlanmalıdır.

Hafif Derece İşitme Kaybı (26 - 40 dB)

Seröz otit, yırtılmış kulak zarı, sensöri nöral işitme kaybı, timpano skleroz .

Karşılıklı konuşmada zorluk. Kısıtlı kelime hazinesi, konuşma bozukluğu.

Sınıf içi tartışmaların %50'sini kaçırır. İşitsel öğrenme bozukluğu vardır.

Özel eğitim gerekebilir. İşitme cihazı, uygun sınıf ortamı, dudaktan okuma ve konuşma terapisi gerekir.

Orta Derece İşitme Kaybı (41- 65 dB)

Sık tekrarlayan orta kulak enfeksiyonu, orta kulakta anormal­lik, sensörinöral işitme kaybı.

Konuşmanın anlaşıla­bilmesi için ses şidde­tinin yüksek olması gerekir. Yetersiz lisan ve anlama becerisi vardır.

Öğrenme bozukluğu. Grup tartışmalarınnda sıkıntı. İşitsel yorumla­ma bozukluğu. Kısıtlı kelime hazinesi vardır.

Özel eğitim veya özel sınıf. Konuşma ve lisan desteği. İşitme cihazı + dudaktan okuma ve konuşma terapisi gerekir.

İleri Derece İşitme Kaybı (66 - 95 dB)

Sensöri nöral kayıp, orta kulak enfeksiyonu

Sadece şiddetli sesi duyar. Çevre seslerinin tanınmasında ve konuş-mada, lisanda sıkıntı. Eğer, işitme kaybı 1 yaşından önce oluşmuş ise, konuşma ve lisan kendiliğinden gelişmez.

Eğitime başlanmasın­da gecikme, belirgin öğrenme güçlüğü, kısıtlı kelime hazinesi vardır.

Tam gün özel eğitim. İşitme cihazı kullanma, dudaktan okuma ve konuşma terapisi. İşitsel eğitim ve danışmanlık gerekir.

Çok İleri Derece İşitme Kaybı (95 dB ve üstü)

Sensöri nöral veya mikst (karışık) tip işitme kaybı

İşitmeden çok görmeyi kullanır. Konuşma ve lisan bozukluğu. Eğer, işitme kaybı 1 yaşın­dan önce oluşmuş ise, konuşma ve lisan ken­diliğinden gelişmez.

Konuşmayı anlama­maya bağlı olarak öğrenme bozukluğu vardır.

Özel eğitim, işitme cihazı, sözel-işaret eğitimi ve danışmanlık gerekir.

a- Kelime Hazinesi
•Kelime hazinesi normal işitenlere göre daha yavaş gelişir.
•İşitme kayıplı çocuklar somut kelimeleri (kedi, hopla, beş, kırmızı gi­bi) soyut anlam taşıyanlara (önce, eşit, kıskanmak gibi) göre daha kolay öğrenirler. Genellikle kelimelerdeki takıları atlarlar.
•Normal işitenlerle işitme engelli çocukların kelime hazineleri açısın­dan aralarında bulunan fark yaş ilerledikçe açılır. İşitme kayıplı ço­cuklar normal işiten yaşıtlarını özel eğitim almadan yakalayamazlar.
•İşitme kayıplı çocuklar aynı kelimeye ait birden fazla anlamı yorum­lamakta güçlük çekerler.
b- Cümle Yapısı
•Normal işiten çocuklara göre daha kısa ve basit cümleleri anlaya­bilir ve ifade ederler.
•Konuşma ve yazılı lisana ait karmaşık cümleleri (etken ve edilgen cümle yapıları gibi) anlamakta güçlük çekerler.
•İşitme kayıplı çocuklar genellikle kelimelerin sonlarında bulunan [-ler, -lar, -nin, -den] gibi ekleri duymadıkları için ifadeleri yanlış an­lar ve zaman, çoğul takılarını kullanmazlar.
2- Motor Gelişim
İkinci bir özürü olmayan işitme kayıplı çocuklar, temel motor gelişim aşamalarına, normal işiten çocuklarla aynı hız ve sırada erişmek­tedirler. Oturma, emekleme, yardımsız yürüme, ayakta durma ve yürüme gibi motor beceriler bu aşamalardır. Tekrarlayan fiziksel aktiviteleri de (tekmeleme, esneme hareketleri gibi) normal işitenlerle aynı geli­şim döneminde yapabilirler. Ancak, işitme kaybının nedenine ve dere­cesine de bağlı olarak denge ve genel koordinasyonla ilgili beceriler­de daha yetersiz oldukları gözlenmektedir. Bu yetersizlik işitme cihazı kullanarak ve seslere adaptasyon sağlandıktan sonra azalır.

3- Zihinsel Gelişim
Çocuklar öğrenme ile ilgili deneyimlerini çevrelerini keşfederek ve diğer kişilerle iletişim kurarak sağlarlar. İşitme engelli çocuklar bu bil­gileri edinirken sesli uyaranlarda yeterince faydalanamazlar. Görme, dokunma, tat alma ve koklama ile bu duyunun eksikliğini gidermek zo­runda kalırlar. Özellikle seslerin ait oldukları nesne, kişi ve olayları ve bunların ilişkilerini algılamada güçlük çekerler. Buna bağlı olarak dü­şünme, karar verme, yorumlama, sebep-sonuç ilişkilerini değerlendirmede yetersiz oldukları gözlenmektedir. Buna bağlı olarak okul başa­rısı da zayışar. Aşağıda işitme kaybı derecelerine göre çocukların okul başarısı ile ilgili bilgiler verilmiştir;
Okul yaşantısının tüm alanları, özellikle okuma ve matematik bece­rileri etkilenmiştir.
1.Hafif ve orta derecede işitme kaybı olanlar eğitim almadıkları tak­dirde ilköğretim dördüncü sınıfa kadar diğer yaşıtlarına oranla va­sat bir performans gösterirler.
2.İleri ve çok ileri derecede işitme kaybı olanlar özel eğitim desteği olmadan ilköğretim üçüncü veya dördüncü sınıftan sonra başarı gösteremezler.
3.Normal işiten ve işitme engelli çocuklar arasındaki farklılık sınıf se­viyesi arttıkça açılır.
Okuldaki başarı, anne ve babanın aktif katılımına, çocuğun al­dığı özel eğitim ve destek programlarının sıklığına, kalitesine ve bu programlara çocuğun dahil edilme yaşına bağlıdır.
4- Sosyal Duygusal Gelişim
Çocukların sağlıklı bir benlik algısı kazanarak gelişimlerini sürdüre­bilmeleri için olumlu ilişkiler kurabilmeye dolayısıyla güvenli ve duyarlı bir çevreye ihtiyaçları vardır. İşitme engelli çocuklar işitme becerisini kullanamadığı için ailesi, arkadaşları ve yakın çevresinde dahi güven eksikliği ve buna bağlı olarak da hırçınlık, içe dönüklük, kızgınlık gibi davranışlar sergilerler.

İleri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan çocuklar özellikle diğer işitme engelli çocuklar ile iletişim olanakları kısıtlı ise ya da tamamen onlardan ayrı bir eğitim süreci içinde ise okulda yalnızlık, arkadaşsızlık ve mutsuzluk gibi duygular yaşarlar.

Hafif veya orta derecede işitme kaybı bulunan çocuklarda ise, ileri ve çok ileri derecede işitme kaybı bulunanlara oranla daha fazla sos­yal problemler gözlenmektedir. Bu çocuklar, konuşma sesini duyabilir ancak, işitme kaybının konuşma frekanslarının farklı bölgelerinde fark­lı derecelerde olması nedeni ile kelimelerin ve cümlelerin ancak bir kıs­mını işitebilirler. Bu nedenle bu çocuklar çoğunlukla duyduklarını anla­makta sıkıntı çekerler. Cümleler duyulabilmekte ancak anlaşılması bo­zulmaktadır. Ayrıca, ortamdaki gürültü ve çocuk ile konuşan kişi ara­sındaki mesafe arttıkça çocuğun konuşma seslerini anlaması gittikçe güçleşir. Konuşmayı anlamada yaşanan güçlükler nedeniyle aile ve sı­nıf ortamında uyumsuzluk ortaya çıkar.

6- İŞİTME ENGELLİLERİN EĞİTİMİ ve İLETİŞİM YÖNTEMLERİ

A- İşitme Kaybı Derecesine Göre Çocuğun Özel Eğitim İhtiyacı

• Eğitim ihtiyacı orta derecede işitme kaybı (26-40 dB) ile başlar.
• Çok hafif ve hafif derecede işitme kaybı olan çocuklara ev ve sınıf ortamlarında gerekli düzenlemeler yapılarak (sınıfta ön sırada otur­ma, duvarların ve yerlerin sesi geçirici özellikler taşıması, sesin yan­kılanmasını en az seviyeye getirme) rahat dinleme koşulları konu­sunda danışmanlık verilmelidir (Şekil 12,13).

Şekil 12. ve Şekil 13. İşitme kayıplı çocuğun eğitimi

B- İşitme Kaybı Derecesine Göre Uygulanan Eğitim Programları

Çocukların işitme kaybı dereceleri arttıkça kullanılan iletişim model­leri ve eğitim teknikleri farklılık gösterir.

• Orta derecede kaybı olan bir çocuk, işittiğini anlama, kelime hazi­nesi ve lisan gelişimi, konuşma bozukluğu terapisi ve / veya okuma becerilerini destekleyici eğitim almalıdır. Okul öğretmeninin de programa dahil edilmesi gereklidir.

• İleri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan çocuk, tüm lisan alan­larında ve okul yaşantısında özel eğitim programlarına ihtiyaç du­yar. İşitme cihazının erken dönemde kullanılmaya başlanması özel­likle bu kayba sahip olan çocukların işiterek ve konuşarak (işit-sel-sözel yöntem) normal lisan gelişimini yakalamayı amaçlayan programları takip etmeleri ile mümkün olmaktadır. Ancak, işitme kaybı 80-90 dB’e yaklaştıkça, işitsel-sözel yönteme işaret lisanı yönteminin de eklenmesi (total iletişim) gerekebilir.
C- İşitme Kaybının Teşhisine Ailenin Verdiği Tepkiler
Çocuğunuzun işitme kaybı olduğunu öğrendiğiniz zaman karmaşık duygular yaşayabilirsiniz. Üzülebilir, korkabilir, suçluluk hissedebilir ya da en azından sadece işitme kaybı olduğu için daha rahat hissedebi­lirsiniz. Bu duyguları yaşamanız son derece normaldir.

Bir çok anne ve baba, çocuğunun işitme engelli olmasından dolayı uzun süre üzüntü ve çaresizlik yaşar. Önemli olan, çocuğunuza ve si­ze hizmet verebilecek olan uzmanların varlığından haberdar olmanız ve bir an önce bu uzmanlarla iletişim kurarak, çocuğunuzun eğitimi ve gelişimi için gereken desteği almak için harekete geçmenizdir.

Uzmanlar tarafından verilen erken eğitim, çocuğunuzun dinleme becerilerini geliştirecek, sizinle daha rahat iletişim kurmasını sağlaya­caktır. Eğitimi süresince çocuğunuzda kaydedilecek gelişme, sizin de yaşadığınız olumsuz duyguları ve stresi azaltacaktır.

Unutmamanız gereken nokta, uzmanların, çocuğunuz ve sizin için çalıştıklarıdır. Çocuğunuzun işitme engeline bağlı her türlü problemi­nizde size yardımcı olacak kişiler de yine bu uzmanlar olacaktır. Uz­manlar sizi dinleyecek, destek olacak ve çözüm yolları üreteceklerdir.
D- Anne-Baba ve Çocuk İletişimi
Çocuğunuz ile iletişim kurarken, bazen beklediğiniz tepkileri alama­manız normaldir. Çocuğunuzun bazı durumlarda size bakmaması, ses çıkarmaması ya da buna benzer tepkileri vermemesi beklenen bir du­rumdur. Önemli olan, bu durumların sizin çocuğunuzla olan iletişimini­zi azaltmamasıdır. Çocuğunuz ilk dönemlerde, her ne kadar beklediği­niz tepkileri veremese de, sizinle iletişime açıktır. Çocuğunuzla iletişim kurmaktan vazgeçmeyin. Göz kontağı kurun, ona dokunun ve dikkati­ni kendinize yönlendirmeye çalışın. Çocuğunuz size bakarken ona gü­lümseyin, yanağına dokunun, onun ilgisini çekmeye çalışın. Yüzünüz­le yapacağınız komik ifadeler onun ilgisini çekecek ve size tepki ver­mesini sağlayacaktır.

Çocuğunuz ile iletişim kurmakta güçlük yaşarsanız, aşağıda mad­deler halinde belirtilen şekillerde, çocuğunuzla iletişim kurmayı dene­yin. Çocukların anne ve babalarıyla iletişime açık olduklarını unutmayın. Uygun şekilde yaklaştığınız zaman, çocuğunuz beklediğiniz şekil­de sizinle iletişime geçmeye çalışacaktır:
1.Çocuğun dikkatini çekmek için el ve ayaklarına dokunun, okşayın, gıdıklayın, hareket ettirin.
2.Göz temasını kurana kadar bekleyip, ondan sonra tepki verin.
3.Çocuğun yüzünü, annenin yüzünü görebileceği bir pozisyonda tu­tun.
4.Çocuğun görsel alanı içinde ya da bebeğin ilgilendiği nesneye yö­nelik konuşun.
5.Pozitif ve ilginç yüz ifadeleri yapın.
6.Çocuğun ilgilenebileceği nesnelere dikkatini çekin.
7.Uzun ve karmaşık cümleler yerine, kısa ve basit mesajlar içeren ifa­deler kullanın.
8.Bir nesneyi göstermeden önce ve gösterdikten sonra nesnenin adı­nı ifade edin.
Çocuğunuzla iletişim kurarken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta; çocuğunuz size bakarken onunla konuşmanızdır. Çocuğunuz başka bir kişiye ya da nesneye bakarken onunla konuşmanız, çocuğu­nuzun dikkatini çekmeyebilir. Çocuğunuz size yönelene kadar bekle­yin ve göz kontağı kurduktan sonra iletişime geçin. Bu çok etkili bir yöntemdir. Özellikle çocuğunuzun konuşmaya başladığı dönemlerde, belirli kelimeleri öğrenmesi için de oldukça faydalı olacaktır. Bu şekil­de iletişim kurarken 3 temel adım izleyebilirsiniz:
1.Çocuğunuzun göz hizasını takip edin,
2.İletişime geçmeden önce çocuğunuzun size baktığından emin olun,
3.Çocuğunuzun ilgili olduğu olay veya nesneye yönelik konuşarak tepki verin.

E- İşitme Kayıplı Çocuğun Eğitim Değerlendirmesi

Şekil 14. İşitme kayıplı çocuğun eğitim değerlendirmesi.

İşitme kaybının teşhisi kesinleştikten sonra çocuğunuz için uygun değerlendirme ve katılım programları hazırlanmalıdır (Şekil 14). İşitme engelli çocuklar farklı işitme derecelerinden dolayı farklı programlara ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden farklı alanlardan uzmanlar bir araya gele­rek program hazırlar.
•Özel Eğitim Uzmanı
•Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi
•Dil ve konuşma uzmanı
•Çocuk odyologu
•Psikolog

Bu uzmanların değerlendirmesi 4 alanda odaklanır:
1.Çocuğunuzun tüm gelişim alanları
2.Çocuğunuzun dil becerileri ve iletişimsel davranışları
3.Aile-Çocuk iletişimi ve etkileşimi
4.Aile özellikleri

F- İşitme Kayıplı Çocuğun Bulunduğu Ortamın Düzenlenmesi

Çocuğunuzun içinde bulunduğu ortamda bazı özel düzenlemelerin yapılması, onun gelişimi için oldukça faydalı olacaktır. Bu sebeple ön­celikle, çocuğunuzun bulunduğu ortamda, resimler, baskılar, poster­ler, kitaplar, çizimler, fotoğraşar gibi malzemeler olmalıdır. Çocuğunu­za sağlayacağınız bu zengin çevre, onun oyun aracılığıyla çok daha ra­hat, hızlı ve kalıcı bir şekilde öğrenmesini sağlayacaktır.

Çocuğunuzun etrafında bulunan yetişkinlerin onunla sık ve uygun şekilde iletişim kurması, çocuğunuzun onları örnek alarak benzer şe­kilde iletişim kurmaya çalışmasını sağlayacaktır. Unutmamalısınız ki, çocuklarınız gelişimleri süresince, çevrelerindeki yetişkinlerin davra­nışlarını kendilerine örnek alırlar. Sizler ne kadar uygun iletişim davra­nışları gösterirseniz, çocuğunuz da o derece uygun iletişim davranış-ları sergileyecektir.

G- İşitme Kayıplı Çocuğun Dinleme Becerisini Geliştirmek İçin Temel Kurallar

•Sesleri fark ettiğiniz anda onun da fark etmesini sağlayın.
•Gözlerinizi iyice açarak kulağınıza dokunun ve ‘‘Sesi duydun mu?’’ sorusunu yöneltin.
•Ses ve ses kaynağını eşleştirin. (örn: köpek ve hav hav sesi)
•Sese karşı herhangi bir tepki verdiğinde onu ödüllendirin.
•Çocuğunuz için eğlenceli olacak dinleme alışkanlıkları geliştirin.

H- İşitme Kaybı Olan Çocuğun Konuşma Gelişimini Desteklemek İçin Öneriler

1. Çocuğunuzun dikkatini çekmek için;
•Çocuğunuzun boy seviyesine inerek yüzünüze bakmasını, dudak hareketlerinizi ve mimiklerinizi takip etmesini sağlayın.
•Normal bir ses tonu ile konuşun. Dudaklarınızı abartmayın.
•Sesiniz ve konuşma şekliniz eğlendirici olsun.
•Çocuğunuzun her zaman aktif katılımı sağlayın. Unutmayın ki lisan yaşanırken öğrenilir.
2. Anne ve babanın konuşmalarında uyması gerekli kurallar;
•Yaşadığınız an ve bulunduğunuz mekan hakkında konuşun.
•Çocuk merkezli konuşun, onun ilgisini çeken konuları saptayın.
•Basit ve kısa cümleler kullanın.
•Açık konuşun.
•Çocuğunuza yönelik konuşun.
•Her şeyin adını kullanın.
•Çocuğunuzun duygularını ve düşüncelerini tahmin ederek ona ifa­de edin.
•Çocuğunuzun yanıtlaması için fırsat verin.
•Anlaşılıncaya kadar mesajı tekrarlayın.
•Konuşurken kullanacağınız tek kelimeyi cümleye dönüştürün (cüm­le içinde kullanın).
3- Anne ve babanın işitme kayıplı çocuğu ile konuşurken dikkat etmesi gereken konular;
•Çocuğunuzu konuşması için cesaretlendirin, ona şans tanıyın. İyi bir dinleyici olmayı deneyin.
•Konuştuğu zaman ona karşılık verin.
•Söyleyemediği kelime ya da ifadeleri tamamlayın.
•Kelimeleri tekrarlayarak cümle içinde kullanın.
•Yeni kelimeler kullanarak kelime hazinesini geliştirin.
•Yanlış ifadeler kullandığında bunu tekrarlayarak düzeltin.
•Çocuğunuz bir fikrini ifade ettiğinde daha fazla bilgi ekleyerek dü­şüncesini geliştirin.
I- İşitme Engelli Çocukların Eğitiminde Okul Seçimi
Bu çocuklar için okul seçimi yapılırken takvim yaşı ve konuşma ve lisan yaşı arasındaki farklılık göz önünde bulundurulur. Önemli olan çocuğun takvim yaşının okul çağı seviyesine gelmesi değil, lisan ve konuşma yaşının okul yaşantısını sürdürebilecek durumda olmasıdır. Bu nedenle, okul seçimi yapılırken çocuğun zihinsel, duygusal, lisan ve konuşma gelişimi değerlendirilir. Ayrıca, ailenin eğitime katılımı ve desteği de okul seçimini etkiler. Bu kriterlere uygun olan çocuklar, özel eğitim ve danışmanlık programlarında ve normal işiten çocukların eği­tim aldıkları okullarda eğitim yaşantılarını sürdürebilirler.

J- Tek Taraşı İşitme Kaybı Olan Çocuğun Eğitimi
Bu çocuklar sınıfta tercihli oturtulmalıdır. Öğrenme güçlüklerinin en aza indirgenmesi ve sesin geldiği yönü bulma problemlerinden kay­naklanan işitsel algı bozuklukları için danışmanlık almaları yeterli olur.

K- İşitme Kaybı Olan Çocukların Eğitiminde Kullanılan Yöntemler
İşitme kayıplı çocukların eğitiminde uygulanan yöntemler işaret desteği alan eğitim yöntemleri ve işaret desteği almayan eğitim yön­temleri olarak iki ayrı grupta toplanır.

Devam aşağıdadır.
(En son düzenleme: 12-11-2012 12:56 AM ekarakoc.)
12-11-2012 12:32 AM
Kullanıcının websitesini ziyaret et Bu kullanıcının gönderdiği tüm mesajları bul Bu mesaji bir cevapta alıntı yap
ied Çevrimdışı
Yönetici
*****

Mesajlar: 218
Katılım: Aug 2012
Mesaj: #2
Devamı
Şekil 15. İşaret dili.

1- İşaret Destekli Eğitim Yöntemleri:

a. İşaret Dili

El ile yaratılan ve ulusal veya yerel işaretleri kullanan görsel bir ile­tişim sistemidir (Şekil 15). Konuşma dilinden farklı ve kendi gramer ku­ralları olan bir dildir. İşaret dilini ana dil olarak öğrenen çocuklar, daha sonra konuşma dilini ikinci bir dil, yabancı bir dil olarak algılamakta ve buna bağlı olarak konuşma güçlükleri çekmektedirler.
İşaret dili kullananlar, konuşmayı anlayabilmek için görsel uyaran­ları temel olarak kullanırlar. Bu sebeple, işitme cihazı kullanıyor olsalar da, dikkatlerini işitmeye değil görmeye verdikleri için dinlemeyi öğre­nememektedirler. Bu dezavantaj tüm işaret desteği kullanan ve bu yol­la görsel algı gerektiren sistemler için geçerlidir.

b. Parmak Alfabesi

Alfabedeki her harf karşılığı parmakların değişik pozisyonlar alma­sı ile sözcüklerin ve cümlelerin ifade edilmesidir. Çocuklar yazmayı öğ­reninceye kadar kullanılması çok sınırlı olan bir yöntemdir.

c. Tüm (Total) İletişim

Tüm iletişim, dil ediniminde kullanılmakta olan sözel, işitsel, yazılı ve işarete dayalı tüm yöntemleri kullanmaya dayanan bir eğitim yöntemidir. Bu yöntemi savunanlar, ileri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan çocukların görme duyusu ile işaretler, dudak okuma, yazı gibi yöntemler ile desteklenmesi gerektiğini düşünerek, işitme engelli ço­cukların eğitiminde tüm yöntemlerin bir arada kullanılması gerektiğini öne sürmüşlerdir. Çocuğun başarılı olabilmesi için hem anne ve baba­lar, hem de öğretmenler işaret dili eğitimi almalı ve bu becerileri etkili bir şekilde kullanabilmelidir.

2- İşaret Desteksiz İletişim Yöntemleri:

a. Doğal Sözel-İşitsel Yöntem

Bu yöntem ile işitme engelli çocuklar işiten çocuklar gibi ana dille­rini kazanabilir ve işiten çocuklardaki dili kazanma süreçlerini gecik­meli de olsa takip edebilirler. İşitme kaybı olan çocuklar çevrelerinde­ki bireylerle anlamlı etkileşim yolu ile dillerini geliştirebilirler.
Çocuklara sağlanan uygun işitme cihazları çocukların dili belli ölçü­de normal işiten bireyler gibi algılamalarına yardımcı olabiliyorsa, bu çocuklar yavaş da olsa normal işiten bireyler gibi dili kazanabilir. Bu yöntem, konuşma dilini doğrudan kalıplarla öğretmek yerine, doğal yaşantılar içinde işitsel algının geliştirilmesine olanak sağlamaktadır. İşitme cihazı kullanılması bu yöntemde büyük önem taşımaktadır.

b. İşitsel Yöntem

Tek duyu (işitme duyusu) kullanılarak iletişimin öğretildiği yöntem­dir. Doğal işitsel-sözel yöntemde olduğu gibi çocuğun doğal ortamda dili kazanması sağlanır. Bu yöntemde de işitme cihazlarının önemi bü­yüktür. Ancak, farklı olduğu nokta, çocuk ile iletişim sırasında sadece işitme duyusunu geliştirici etkinlikler ve iletişim yöntemlerinin tercih edilmesidir. Bu yöntemde dudak okuma, parmak alfabesi gibi yöntem­ler dinleme becerisinin gelişimini engellediği düşünüldüğü için kullanıl­maz. Çocuk ile iletişimde sadece işitme duyusu kullanılır.

L- İşitme Kayıplı Çocuğun Sosyal Çevresine Uyumu

Çocuğunuz işitme kaybından dolayı, çevresindeki bazı durumlara uyum sağlamakta güçlükler yaşayabilir. Arkadaşları gibi rahat duya madığı ve iletişim kuramadığı için bazı kuralları öğrenemez. Bu durum­lar da, çocuğunuzun bazı problemler yaşamasına yol açabilir. Anne-baba olarak çoğunlukla bu durumların farkında olursunuz ve bu yüz­den çocuklarınıza aşırı ilgi ve koruma sağlamaya çalışabilirsiniz. Sağ­ladığınız bu ilgi ve korumanın aşırı olmamasına özen gösterebilmek si­zin elinizdedir. Çocuğunuzun başarabileceği işlerde bile ona yardımcı olmaya çalışmanız, çocuğunuzun kendisini yetersiz hissetmesine yol açabilir. Bu yetersizlik hissi de, çocuğunuzun size bağımlı hale gelme­sine sebep olur ve kendi başına bir iş yapamayan bir çocuk olabilir.
Çocuğunuzun içinde bulunduğu çevreye uyum sağlayabilmesi için bazı ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması oldukça önemlidir.

Bu ihtiyaçlar 3 başlıkta açıklanabilir:

1. Kişiler Arası İletişim: İşitme engelli bir çocuğun konuşma bece­rilerinin yaş düzeyinin altında olması beklenen bir durumdur. Bu duru­mun sürekli olmaması ya da mevcut konuşma becerilerinin gerileme­mesi için anne-babalara önemli görevler düşmektedir. Çocuğunuzla mümkün olduğunca sık ve olumlu iletişim kurmaya çalışmanız, çocu­ğunuzun hem sizinle, hem de başka yetişkinlerle iletişiminde çok da­ha rahat hissetmesini sağlayacak ve sizleri örnek alarak uygun iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olacaktır. Çocuklar 3-6 yaşlar arasında dili çok hızlı bir şekilde kazanırlar. Çocuğunuzla özellikle bu yaşlarda kuracağınız iletişim, onun bir çok kelimeyi kavramasına ola­nak sağlayacaktır. Çocuğunuzun bu kelimeleri söylemiyor olması bil­mediği anlamına gelmez. Sizin onunla vakit geçirirken kullandığınız bir çok kelimeyi hafızasına depoladığını unutmayın. Kendini hazır hissetti­ğinde çocuğunuz öğrenmiş olduğu kelimeleri kullanmaya ve kendini yavaş yavaş ifade etmeye başlayacaktır.

2. Duyusal Yoksunluk: Çocuğunuz çevresel seslerin büyük kıs­mından uzak kalmaktadır. Bu seslerden uzak kalması, ani ve yüksek bir ses duyduğunda normalden fazla korkmasına yol açabilir. Bu kor­ku, onun kendini güvensiz hissetmesine ve size daha bağımlı hale gel­mesine sebep olabilir. Çocuğunuzun belirli çevresel seslere alışkın ol­ması için öncelikle iyi bir dinleme becerisine sahip olması gerekmektedir. Bu şekilde çocuğunuz, kendisini bulunduğu çevreye ait hissede­cektir. Bulunduğu ortamdaki taşıtların, insanların, hayvanların, bazı oyuncak ya da elektrikli ev eşyalarının sesleri vb., çocuğun bulunduğu çevreye alışmasını sağlar. Kendisini o çevrenin bir parçası olarak gö­rür ve daha güvenli hisseder. Bu duygular da çocuğunuzun kişilik ge­lişiminde önemli role sahiptir.

3. Sosyal Tutumlar: Çocuğunuza nasıl davrandığınız, onun gelişi­minde büyük etkiye sahiptir. Çocuğu ile ilgilenmek, onu korumak, ihti­yaçlarını karşılamak bir çok anne-baba için rahatlatıcıdır; ancak öyle durumlar vardır ki, çocuğunuzu olumsuz yönde etkiler. Bu durumlar­dan en önemlisi, çocuğunuzu bir hasta olarak görmemenizdir. Teşhis almasından önce ve teşhis aldıktan sonra, vaktinizin büyük bölümünü hastanede geçiriyor olabilirsiniz. Sürekli kontrol yapılması gerekebilir, testler alınabilir. Unutmamanız gereken en önemli şey, bu sürecin ço­cuğunuzun hasta olduğu anlamına gelmediğidir. Hastane süreci, sa­dece çocuğunuzun uygun eğitim alabilmesi için gerekli bir işlemdir. Çocuğunuz hasta değildir ve bu yüzden ona bir hastaymış gibi aşırı koruyucu ve ilgili yaklaşmamalısınız. Çocuğunuzu aşırı korur, kollar, yapabileceği işleri onun yerine yapar, her an yanında olursanız, çocu­ğunuzun bağımlı, sorumluluk alamayan bireyler olmasına sebep olabi­lirsiniz.

M- İşitme Kayıplı Çocuğun Sosyal Çevresiyle Olan İletişimi

Tüm çocuklar okul döneminden önce, yaşıtlarıyla sınırlı bir etkile­şim içinde bulunurlar. Paylaşımları ağırlıklı olarak oyun şeklinde olmak­tadır. Tam olarak iletişim kurmayı, okul yıllarında öğrenirler. Her çocuk belirli kurallara uymayı öğrenmelidir. Okul dönemine kadar sürdürdü­ğü, nispeten bağımsız davranış özgürlüklerini bir kenara bırakmayı ve sosyal kurallara, toplum gereksinimlerine uygun davranma becerilerini kazanmalıdır. Bu noktada iletişim becerileri önem kazanır. İşitme ka­yıplı çocuğun sosyal çevresine uyumu ve iletişimi ile ilgili yaşadıkları sorunlar ve nedenleri aşağıda açıklanmıştır:

• İşitme engelli çocuklar için iletişim kurmak başlı başına zor bir sü­reçtir. Bu sebeple sözel ifadeleri kullanamadıkları gibi çoğu zaman uygun yüz ifadesi ve mimikleri de kullanmada başarısız olurlar. Ça­baları genelde başarısızlıkla sonuçlanır. Duygularını davranışsal olarak belirtseler bile, sebeplerini açıklayamazlar.

• İletişim kurma çabalarındaki bu güçlükler, işitme engelli çocuklar­da huysuzluk, aksilik nöbetlerine yol açar. Her ne kadar bu tür huy­suzluk nöbetleri tüm çocuklarda görülse de, sıklık ve derece açısın­dan, işitme engelli çocuklarda daha yoğundur. Bu nöbetler, yere yatma, tepinme, tekmeleme, çığlık atma, ağlama ve ısırma gibi davranışlarla kendini gösterebilir.

• İşitme engelli çocuklar ailede, aile bireyleri arasında, özellikle kar­deşleriyle ilişkilerinde yalnız kalabilirler. Anne ve baba koruyucu bir tutum geliştirirken, kardeşler uygun iletişimsel davranışları geliştir-meyebilirler. Anne ve babanın aşırı koruyucu tutumunun sonucun­da, işitme engelli çocukta bağımlılık gelişerek, olumlu benlik kavra­mı engellenir. Bu durum ise işitme engelli çocuğun diğer insanlarla iletişim kurmasını daha da zorlaştırarak toplum tarafından reddedi­len bir birey olarak yetişmesine neden olabilir ve çıkması zor bir kı­sırdöngü içinde kalabilir.

• İletişimsel becerilerinin gelişmesi için, çocukların her şeyden önce, yaşıtlarıyla sosyal bir etkileşim içine girmeleri gerekmektedir. Sos­yal etkileşim çocukta olumlu benlik gelişimini sağlayarak, kendini kabullenme ve başkalarını kabullenme duygularını güçlendirmekte­dir. Sosyal etkileşim, temel sosyal ihtiyaçların doyurulması için ge­reklidir. Güçlü bir sosyal etkileşimde, olumlu benlik gelişiminin ya­nı sıra, bağımsız birey olma, paylaşma, işbirliği gibi toplumsal temel öğeler yerleşir.

• Normal işiten yaşıtları ile fiziksel yakınlık kurma, sosyal kaynaşma için yeterli değildir. İşitme engelli çocukların yaşıtlarına karşı, uygun bir şekilde iletişimi başlatmaya ve devam ettirmeye ihtiyaçları var­dır. Ancak, sosyal iletişim ve etkileşim yeteneklerinden yoksun ol­dukları için konuşmayı başlatma ve devam ettirme, paylaşma ve birlikte oyun oynama gibi becerileri gelişememektedir.

• Dil kapasitesinin düşüklüğü iletişim kurma becerilerini zayışatır. İle­tişim kurmadaki güçlük ise, temel olarak, sosyal becerileri olumsuz etkiler. Bu olumsuzluklar, saldırganlık ve içine kapanıklık gibi dav­ranışlarla ortaya çıkabilmektedir.

• Sosyal uyumun temel bileşenlerinden biri olan sosyal davranışların gelişimi de işitme kaybından olumsuz yönde etkilenir. Bu olumsuz­luk klinik boyutta, davranış problemleri olarak adlandırılır. İşitme engelli bireylerde, normal işiten bireylere göre daha sık oranda dav­ranış bozukluklarına rastlandığını belirtilmektedir.

• İşitme engelinin sosyal etkileri göz önüne alındığında, sosyal uyum düzeyinin daha düşük olmasının temel etkenlerinden birisinin de, bireyin sağlıklı iletişim kuramaması olduğu söylenebilir. İletişim ek­sikliği, işitme engelli bireylerin kendilerini zaman içinde toplumdan izole etmesine sebep olur. Bu izolasyon, bireyin yalnız, utangaç ve içine kapanık olmasına yol açar. Kendilerini sosyal olarak geliştire-mezler ve sosyal yeterlilik düzeyleri de buna bağlı olarak zayıf olur. İletişim becerisinin zayışığı sosyalleşememeyi beraberinde getirir. Bu da, zayıf ya da tam olarak gelişememiş sosyal becerilerin geri kalmasına yol açar.

• Kaygı düzeyinin, bireyin hissettiği olumsuz duygu durumlarıyla bağlantılı olduğu bilinmektedir. Bu durumda, işitme engelli bireyle­rin de, iletişim kuramamaktan ve sosyal alanda yetersiz olmaların­dan kaynaklanan negatif bir duygu durumu içinde oldukları söyle­nebilir. Bu negatif duygu durumu da, kaygı düzeyinin artmasına yol açar.

• İşitme engelli bireylerin iletişim kuramamaları sonucunda, toplum­dan yavaş yavaş koptukları ve içlerine kapandıkları daha önce be­lirtilmişti. İçine kapanıklık, içselleştirme davranışının tanımlaması içine girmektedir. Duygu ve düşüncelerini çevreyle paylaşmama, sosyal çevreden uzak kalma, kendini sosyal aktivitelerden geri çek­me, içine kapanık bir bireyin temel özelliklerini temsil eder. Sosyal çevresiyle iletişim kurması desteklenmeyen işitme engelli bir çocuğun da, zamanla içine kapanması kaçınılmazdır. Kendini sosyal or­tamlardan geri çekecek, iletişim kuramayacak, kendisi istemediği sürece, neler hissettiğini öğrenebilmek mümkün olmayacaktır.

• Davranış bozukluğu olarak adlandırılan içine kapanma, aşırı kaygı gibi davranışlar, çocuğun, diğer çocuklar tarafından tamamen red­dedilmesine yol açmaktadır. İletişim kurabilmede zorluk çeken ço­cuk, çevresi tarafından da uzaklaştırılınca, iyice kendine dönmekte, grup ortamına katıldığı durumlarda ise saldırgan ve öfkeli olmakta­dır.

7- ÖZÜRLÜ BİREY VE SPOR EĞİTİMİ

A- Çocukluk Dönemi Ve Spor

Bugün sporun bir eğitim aracı olarak çocuğun her yönden gelişme­sinde büyük rol oynadığı bilinmektedir. Sportif oyunlara bir ekip üyesi olarak katılma; çocukta yardımlaşma, beraber çalışma, diğer ekip ele­manlarına ve oyun düzenine saygılı olma gibi duyguları geliştirir.
Görme ve işitme engellilerin fiziksel ve sportif aktivitelere ilişkin özel eğitim almadan, özel cihazlar kullanmadan ve bazı etkinliklerde düzen­lemeler yapılmadan sportif organizasyonlara katılması olanaksızdır.

B- Sportif Aktivitelerin Motor Gelişim İçin Önemi

1- Denge

Denge, statik veya dinamik, hareket sırasında vücudun istenen po­zisyonunu sağlayabilme yeteneğidir. Denge bütün hareketlerin temeli­dir.
Görme, dokunma, motor ve işitmenin dengenin korunmasında önemi büyüktür. Yapılan araştırmalarda, altı yaşındaki çocukların göz­leri kapalı iken tek ayak üzerinde dengelerini sağlayamadıklarını, fakat yedi yaşında iken gözleri kapalı dengelerini sağlayabildiklerini göster­miştir. Sonuç olarak, denge yaş ile birlikte gelişmektedir.
Denge, yapılan spor branşına özeldir. Denge yeteneklerinin gelişi­minde sportif etkinliklerin önemli rolü vardır. Yaş grubuna veya çocuğun motor becerilerine uygun farklı etkinlikler kullanılmalı ve tekrarlar yapılmalıdır.

2- Koordinasyon

Koordinasyon, karmaşık hareketlerin üretilmesinde kasların mü­kemmel ve uyumlu işlevleridir. Koordineli davranış, kişinin özel hare­ketleri hızlı ve akıcı bir şekilde yapmasını içerir. Bazı becerileri gerçek­leştirmek el-göz veya el-ayak koordinasyonunu gerektirir. Bazı beceri­lerin gerçekleştirilmesi için ise, tüm vücut koordinasyonuna ihtiyaç vardır.
Vücut denge sisteminden iç kulak ve beyincik sorumludur. İşitme engellilerde işitme kaybının % 90’nı iç kulakta meydana gelen sorun­lardan kaynaklandığı için işitme engelli sporcularda denge problemi ve buna bağlı olarak koordinasyon eksikliği görülmektedir.

Bu problemi işitme engellilerle çalışan antrenör ve beden eğitimi öğretmenleri oyun ve antrenman yöntemlerini kullanarak azaltabilir ve sporcunun uğraş verdiği branşta daha başarılı olmasını sağlayabilir.

C- İşitme Engellilerde Spora Başlama Yaşı

İşitme Engelliler Spor Federasyonu’nda, en küçük yaş kategorisin­deki spor müsabakaları yıldızlarda gerçekleşmektedir. Bu kategoride 10-11 yaşındaki sporcular müsabakalarda mücadele etmektedir.
Ayrıca, işitme engelli ilköğretim okullarında, Milli Eğitim Bakanlığı­nın organize etmiş olduğu, okullar arası müsabakalar düzenlenerek daha alt yaş gruplarındaki işitme engelli çocukların sporla tanışmaları ve diğer illerdeki arkadaşları ile tanışıp daha sosyal bir çevre kazanma­ları sağlanmaktadır.

Aile Eğitim Rehberi

1. Hazırlık grubu 8-12 yaş (1-4 yıl)
2. Çocuklar grubu 13-14 yaş (2 yıl)
3. Yıldızlar grubu 15-16 yaş (2 yıl)
4. Gençler grubu 17-18 yaş (2 yıl)
5. Ümitler grubu 19-20 yaş (2 yıl)
6. Büyükler grubu 21 yaş ve üzeri (spor kariyerinin sonuna kadar)

D- İşitme Engelliler Spor Federasyonu

İşitme Engelliler Spor Federasyonu, Türkiye Engelliler Spor Fede­rasyonlarına (TESF) bağlıdır. 2000 yılında kurulan İşitme Engelliler Spor Federasyonu, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü çatısı altında çalışmalarını sürdürmektedir.

Federasyona bağlı 67 spor kulübü bulunmaktadır. Türkiye genelin­de 405 bayan, 3482 erkek, toplam 3887 sporcu ile faaliyetler sürdürül­mektedir. Her yaştaki sporculara hizmet vermek amacıyla müsabaka­lar Büyükler, Gençler, Ümitler, Yıldızlar fiampiyonaları ile kategorilere ayrılmıştır.

Faaliyet gösterilen spor branşları; Futbol, Basketbol, Voleybol, Hentbol, Masa Tenisi, Satranç, Güreş, Kayak, Yüzme, Atletizm, Bowling, Badminton, Halk Oyunları ve Tenis’dir.

Diğer Özürlü Spor Federasyonlarında ayrı kural ve ekipmanlar ol­masına karşın, İşitme Engelliler Spor Federasyonu’ndaki spor branşla­rında normal sporcular ile aynı kurallar ve saha ölçüleri geçerlidir. Fe­derasyonun tek farkı, kulüplerin uluslararası şampiyonasının olmama­sıdır. Sadece Milli Takımlar düzeyinde Uluslararası fiampiyonalar ya­pılmaktadır.

İşitme Engelliler Spor Federasyonu, Avrupa İşitme Engelliler Spor Organizasyonu (EDSO), Dünya Spor Sağırlar Birliği (CISS) ve İşitme Engelliler Olimpiyat Komitesi (DEAŞYMPICS)’nin bir üyesidir. İşitme Engelliler Olimpiyat Oyunları 4 yılda bir düzenlenmektedir.

8- İŞİTME ENGELLİLERDE BÜYÜME, GELİŞME VE SPORTİF AKTİVİTELERDE YAŞANAN SORUNLAR

A- Büyüme ve Gelişmeye Sosyo-Ekonomik Düzeyin Etkisi:

Büyüme ve gelişmede çocuğun içinde yaşadığı ortamın sağlıklılığı, yaşadığı ev, ailesinin ekonomik durumu, ailenin kültürel ve eğitsel dü­zeyi de önem taşımaktadır.
İşitme engelli ailelerin gelir düzeyinin ve eğitim seviyesinin düşük olması, evliliklerini yaparken kendileri gibi işitme engelli seçim yapma­ları, çocuklarının gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir.

B- Büyüme ve Gelişmeye Psikolojik Durumun Etkisi:

İnsan fizyolojik, sosyolojik ve psikolojik bir sacayağı içinde büyüme ve gelişmesini sürdürür. Güç psikolojik koşullar altında büyüyen ve ge­lişen çocuklarda bu konularda bazı gerilikler saptanmıştır. Özellikle, yetimhanede yetişen çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar, psikolojik durumun büyüme ve gelişme üzerindeki etkisini göstermiştir.

Sessiz bir dünya’ya adım atan, acıktığında anne ve babasına sesi­ni duyuramayan, dertlerini ve sorunlarını rahatça ailesiyle paylaşama-yan, mahallesindeki aynı yaş grubundaki arkadaşları ile oyun oynaya-mayan bir çocuğun psikolojisi tartışmasız bozulur.

9- YASAL DÜZENLEMELER

Kaynak
12-11-2012 12:58 AM
Bu kullanıcının gönderdiği tüm mesajları bul Bu mesaji bir cevapta alıntı yap
Yeni Cevap 


Benzer Konular...
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  İşitme engellileri anlamak isteyenlere.. ELFİDA 0 3,394 08-22-2012 06:57 PM
Son Mesaj: ELFİDA
  Eğitim Çalışmalarına Destek dizdar 0 3,434 08-11-2012 11:11 PM
Son Mesaj: dizdar
  Eğitim Çalışmalarına Destek dizdar 0 3,793 08-11-2012 11:05 PM
Son Mesaj: dizdar

Foruma Git:


Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi